Sağlık

Doğum Günü Hediyesi Hayat Oldu: 20 Yıllık Eşinden Böbrek Bağışı

Sakarya’da yaşayan 42 yaşındaki ev hanımı Deniz Ağca, eşinin verdiği anlamlı doğum günü hediyesiyle hayata tutundu. Gebeliğinde tanı konan diyabet ve hipertansiyona bağlı olarak böbrekleri iflas eden Ağca’ya, 20 yıllık eşi polis memuru eşi İsmail Ağca böbreğini bağışladığı. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Veysel Umman ve ekibinin Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nde gerçekleştirdiği başarılı operasyonun ardından Ağca ailesi sağlığına ka

Doğum Günü Hediyesi Hayat Oldu: 20 Yıllık Eşinden Böbrek Bağışı
01-09-2025 10:49
01-09-2025 10:50

Doğum Günü Hediyesi Hayat Oldu: 20 Yıllık Eşinden Böbrek Bağışı

 

Sakaryada yaşayan 42 yaşındaki ev hanımı Deniz Ağca, eşinin verdiği anlamlı doğum günü hediyesiyle hayata tutundu. Gebeliğinde tanı konan diyabet ve hipertansiyona bağlı olarak böbrekleri iflas eden Ağcaya, 20 yıllık eşi polis memuru eşi İsmail Ağca böbreğini bağışladığı. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Veysel Umman ve ekibinin Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesinde gerçekleştirdiği başarılı operasyonun ardından Ağca ailesi sağlığına kavuştu. 

 

16 yıl önce hamileliği sırasında diyabet teşhisi konulan iki çocuk annesi Deniz Ağca, yıllar içinde hipertansiyon, görmede azalma ve kilo problemleriyle mücadele etti. Tüp mide ve katarakt ameliyatları geçirdi. Ancak takipleri yapılırken bir kontrolde, böbreklerinin artık tamamen iflas ettiği anlaşılan Deniz Ağca için böbrek nakli gerekliliği ortaya çıktı. 

HAMİLELİKTE BAŞLAYAN SAĞLIK SORUNLARI BÖBREK YETMEZLİĞİNE DÖNÜŞTÜ

Deniz Ağca yaşadıklarını şu cümlelerle aktardı: Hamile kaldığımda diyabet tanısı kondu. O günden beri insülin kullanıyorum. Zaten annemde, ablamda ve abimde de vardı; yani genetik bir durumdu. Doğumdan sonra da insülin kullanmaya devam ettim. Ancak uzun yıllar devam eden kilo problemim de vardı ve bu nedenle iki yıl önce tüp mide ameliyatı olmaya karar verdim. Ameliyat sonrası 30 kilo verdim ve diyabetim kontrol altına alındı. Ama herhalde genetik kaynaklı olduğu için tamamen geçmedi; sadece değerlerim düşüktü.”

Zamanla görme problemleri yaşamaya başlayan Ağca, Gözlerim de bulanık görme başladı. Doktora gittiğimde katarakt olduğunu öğrendim. Ameliyat oldum, ardından kanamalar başladı. Gözlerime lazer tedavileri uygulandı. Bu arada göz dibi muayenesi yapan doktorum tansiyonumu düzenli kontrol etmemi önerdi. Eve gidip ölçtüğümde 19 çıkınca çok şaşırdım. Çünkü hiçbir belirtim yoktu, ağrım da yoktu. Vücudumdan başka hiçbir sinyal almamıştım.”

DİYALİZLE TANIŞMAM, HER ŞEYİN DEĞİŞTİĞİ ANDI

Yükselen tansiyonun ardından yapılan tetkikler, Deniz Ağcanın böbreklerinin artık görevini yapamadığını ortaya koydu. Yaşadığı şaşkınlığı ve bu sürecin kendisinde yarattığı etkiyi şu sözlerle aktardı: Devlet hastanesinde dahiliyeye gittim. Doktor sonuçlara baktıktan sonra, Senin böbreklerin iflas etmiş. Nakil olman gerekli’ dedi. Dünyam başıma yıkıldı. Çünkü bugüne kadar hiç böbrek ağrım olmamıştı ve idrarımı yapabildiğim için iyiyim sanıyordum. Sonra Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı ardından nakil sürecini yürüten Doç. Dr. Veysel Umman ile tanıştım. Her ne kadar iyi ellerde olduğumu bilsem de çok korkuyordum. Bu süreçte diyalize başlamam gerekti. Yaklaşık iki ay boyunca haftada üç gün, dörder saat diyalize girdim.”

EŞİM DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM OLARAK BÖBREĞİNİ VERDİ’

Nakil gerektiği söylendiğinde ise aklından geçen ilk cümle, onu hayata bağlayacak bir gelişmenin kapısını aralayan Deniz Ağca, duygularını şöyle aktardı: Bana böbrek nakli olmam gerektiğini söylediklerinde aklıma gelen tek şey; Ben kimseye, bana böbreğini ver diyemem’ olmuştu. Eşim bu sözümü telefonda konuşurken duymuş. Senin böbrek aramana gerek yok. Ben sana doğum günü hediyesi olarak böbreğimi veririm.” Dedi. 

VERİCİ OLMANIN İŞİMİ ETKİLEMEYECEĞİNİ ÖĞRENİNCE İÇİM RAHATLADI

Deniz Ağcanın eşi, polis memuru İsmail Ağca, eşinin böbrek yetmezliği haberini aldığında yaşadığı duyguları ve verici olma kararını şu sözlerle anlattı: Eşim, Ben kimden böbrek alacağım?’ dediğinde içimden dedim ki: Hiç canını sıkma, ben bağış yaparım sana.’ Onun üzülmesini istemedim. Tahlil ve tetkik sürecimiz başladı, doku uyumlarımız da uygun çıkınca kesin kararımı verdim.” Ağca, bu karar öncesinde aklındaki en büyük sorunun mesleğini etkileyip etkilemeyeceği olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti: “İşimi etkiler mi diye kaygılarım vardı. Hocalarımız, herhangi bir kısıtlama olmayacağını, görevime devam edebileceğimi söyledi. Bu güvenceyle rahatladım. Ayrıca nakil sürecinde herhangi bir ücret ödemediğimizi, her şeyin devlet tarafından karşılandığını öğrenince içimiz daha da rahatladı.”

DOÇ.DR. UMMAN NAKİL, BU HASTA İÇİN TEK ÇÖZÜMDÜ”

Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Organ Nakli Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Veysel Umman, Deniz Ağcanın böbrek fonksiyonlarının artık geri dönülmez biçimde bozulduğunu ve naklin kaçınılmaz hale geldiğini ifade ederek şu bilgileri verdi: Deniz Hanım bize geldiğinde oldukça yorgun, bitkin ve hem fiziksel hem psikolojik olarak dirençsizdi. Birkaç aydır devam eden böbrek yetmezliği şikayeti sebebiyle takip altındaydı ve böbrek nakli araştırması içerisindeydi. Deniz Hanım’ın durumu biraz özel bir durumdu. Diyabete ek olarak obezite cerrahisi geçirmiş, hipertansiyonu vardı. Bu hastalıklar, böbrek damar yapısına zarar vererek zamanla fonksiyon kaybına yol açmıştı. Artık böbrekler çalışmıyordu, diyaliz sürecine girmişti ve nakil tek çareydi.”

NAKİL KARARI KONSEY TARAFINDAN ALINDI

Hastanın, hastane bünyesindeki multidisipliner nakil konseyi tarafından ayrıntılı değerlendirmelerden geçirildiğini belirten Doç. Dr. Umman, operasyon sürecini anlattı: Nefroloji, cerrahi ve diğer ilgili branşlardan uzmanların katılımıyla hasta ve verici adayı detaylıca değerlendirildi. Alıcı-verici uyum testleri yapıldı. Hem alıcı, hem verici tarafın da ameliyata uygun olduğuna karar verildikten sonra yaklaşık 5-6 saat süren başarılı bir operasyonla nakli gerçekleştirdik.”

Bu vakanın cerrahi anlamda da zorlu bir vaka olduğunun altını çizen Doç. Dr. Umman şunları anlattı: “Deniz Hanım’ın ameliyatını normalden daha güç hale getiren iki önemli etken vardı. İlki, hastamızın vücut kitle indeksinin yüksek olmasıydı. Bu durum, böbreği yerleştirirken ve yeni damar bağlantılarını yaparken daha derin bir alanda çalışmamızı gerektiriyor, bu da cerrahiye erişimi oldukça zorlaştırıyordu. Ancak esas zorluk, böbreğin bağlanacağı damarların hem diyabet hem de hipertansiyon nedeniyle zarar görmüş ve plaklarla kaplı olmasıydı. Bu durumda uygun damar alanını bulmak, damar içindeki plakları temizlemek ve kan akışının kesintisiz sağlanmasını garanti etmek için titiz bir çalışma gerekiyordu.’’  

 HEM HASTAMIZ HEM VERİCİMİZİN GENEL DURUMU İYİ”

Doç. Dr. Umman, ameliyat sonrası dönemin sorunsuz geçtiğini ve hem hasta hem vericinin  günlük yaşantılarına sağlıklı şekilde döndüğünü söyledi: “İsmail Bey şu anda istirahat döneminde, yakında işine dönecek. Deniz Hanım ise günlük hayatına adapte oldu, herhangi bir komplikasyon yaşanmadı.”

ERKEN TANI, BÖBREK YETMEZLİĞİNİ ÖNLEYEBİLİR

Doç. Dr. Veysel Umman, böbrek yetmezliğine yol açan hastalıkların erken dönemde kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: Diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklar, zamanında kontrol altına alınmazsa organ yetmezliğiyle sonuçlanabilir. Şeker hastalığı sanki kronik ve ailmde de vardı ve uzun süre bununla yaşayabilirim gibi düşünülüp ihmal edilebilen aslında gizli gizli gözden böbrek damarlarına kadar tüm vücut damar ağını bozan bir hastalık. Hastamız obezite cerrahisi geçirmesine rağmen tekrar kilo alımı olmuş ve diyabeti devam etmiştir. Bu hasta grubunun diyabetinin tüm hasarlarının ve özelikle de böbrek hasarının farkında olmaları çok önemlidir. Erken tanı, bu tür dramatik sonuçların önüne geçilmesi açısından çok değerli. Ancak böbrek yetmezliği gelişmişse ve verici uyumu sağlanabiliyorsa, nakil hastanın hayatını kurtarabilecek bir çözümdür.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER